top of page

pazar yeri...


insan yaşadıkça kendi doğru ve yanlışlarını oturtuyor. bunun iki açıdan anlamı var. birincisi "ben bunu böyle yaptım ve çok iyi sonuç aldım demek ki bu doğrusuymuş" olan konular. ikincisi ise "ben bunu şu kişi gibi yapsaydım iyiydi olmadı beceremedim" olan konular. bu sebeple özellikle "olmadı, yapamadım" dediğimiz konularla ilgili alt soyumuza sürekli müdahale halindeyiz. yani evlatlara. onlar her zaman her şeyin en iyisine layık. ben en iyisini bildiklerimle onları büyütüp donatıyorum, peki ya çuvalladıklarım?


işte bu noktada rol modeller devreye girer. en yakın çevreden gerçekçi örnekler tercih edilir: "kızım bak x amcanın kızı y gibi ol." peki ne yaptı o kız? "şu okulları kazandı, gitti oralarda iş buldu kurtardı kendini." öyle mi gerçekten?


*bu arada benim bildiğime göre "kendini kurtarmak" deyiminin bizdeki anlamı ile İngilizce veya Fransızca dillerinde; "sosyo-ekonomik anlamda kendi özgürlüğünü ele almak" anlamında karşılığı yok. (olduğunu bilen varsa ve benimle paylaşırsa bu paragrafı hemen de silerim :)) o daha ziyade "fiziki bir kazadan canının sağ olarak kurtulması" olarak karşılık bulabilir. bu fark da herhalde kültürel olarak bizim kullandığımız bir kalıp, alın size bir garip dil zenginliği daha.


acaba o iş kızın baba evinde doğru düzgün bireyselleşememekten kaçması yani kendi ailesinden kaçıp kurtulması olmasın? bunu yaparken de sizin çocuğunuzdan farklı gizli/saklı hallere girmiş olması da pek mümkünken... ve sizin örnek olarak gösterdiğiniz birinin aslında pek de tahmin ettiğiniz gibi olmaması... bu açıdan örneklerimizi verirken sunduğumuz rol modelleri daha idealist seçimlerden yapmaktan yanayım; Acun gibi ol, Elon Musk gibi ol demek de çok popüler ve havada kalabilecek türden olabilir. bunu hiç yapmamak daha iyi. bu sebeple onu neye yönlendirmek istediğimize göre, basit bir çabayla erişemeyeceği ama hiç olmayacak kadar uzakta da olmayan birkaç gerçekçi örnek bulmak en iyisi. hatta mümkünse bir şekilde bu kişilerle tanıştırmak ve onlarla sohbet ederek merak ettiği konuları sorabileceği ortamı yaratmak...


efenim derken böyle böyle sıra bizlere gelip ebeveyn olunca meseleyi yeni yeni anlıyoruz. nasıl anlatsam derdine düşüyor insan. olmadık konuları, beklemediğin anda soruveriyor çocuk sana. büyük kız şimdilerde başladı buna. epey terletiyor insanı. örnekler vermek bir yöntem ama verdiğin örneğin onun zihninde açacağı pencere tam olarak neresi kestirmek güç. anlaşılır bir dille kendini ifade etmeye özen göstermek ayrıca yorucu. yetişkin sohbetlerinde kullandığımız ifadeler belirli kalıplarla sınırlı. konuştuğumuz konular belli. düşünce yapımız ortada. hayata karşı bir duruşumuz var ve buna göre de yemek yiyişimizden sohbetimize kadar oldukça net bir basmakalıp içinde yuvarlanıyoruz. ya çocuklar?


sizin ait olduğunuz sosyal ortam ile büyümekle meşguller. üstelik siz farkında bile değilken. tanıdık, tanımadık pek çok insanla birlikte aynı ortamı paylaşırken çocuğunuz sizin ailenizi temsil eden canlı bomba :) nasıl ki sizin sosyal alanlarda çizmek istediğiniz temsili bir aile modeli varsa işte çocuk o modeli hayal ettiğiniz gibi değil olduğu gibi yansıtmakla meşgul. çocuk söylediklerimizi değil yaptıklarımızı yapmakla var olmakta. haliyle biz ne kadar da "doğrusu budur yavrum böyle yapmalısın" desek boş. ne yaptığımıza bakmamızda fayda var. bence burada tercihler devreye giriyor. siz hangisini istiyorsunuz: "en akıllısı en doğrusu bizim çocuk olsun" veya "kendi kendine mutlu bir çocuk olsun"


bunu bugün sorarken kendi ebeveyninizin yerine geçip kendi çocukluğunuza yönelik sorsanız cevabınız ne olurdu? her nasılsa hayat bir sarmal gibi. kuşaklar arasında roller birbirine transfer ediliyor. bir şekilde bir gün siz çocuktunuz şimdi ebeveynseniz sonraki adımda aile büyüğü olacaksınız. o halde dışardan içeriye düşünmekte bir sakınca yok. sonuç olarak farklı bir birey de olsa annen de anneannen de aslında senin temsil ettiğin aile olmuş oluyor. peki sizin aile nasıl bilinirdi? bunun ne önemi vardı? mahalleye, çevreye, topluma, insanlığa, kendinize faydanız neydi? kimi aile şifacıdır, kimisi sanatçı. bu işler elbette kendini yetiştirmekle ilgili. ama kişinin mayasında olanı keşfedip yola dökülmesi daha heyecanlı.


sabrımız ne kadar müsaade eder bilmek mümkün değil. ancak her çocuğun kendisinde olanı keşfetmesine alan tanımak çok önemli. ona sunacağınız sosyal alanda ailenizin süregelen bilgeliğini de paylaşmak kaydıyla. siz neler anlatırsanız, onun hayallerinde eskiden yeniye doğru onun oluşacağını düşünebilirsiniz. hiç mi geçmişteki büyüklerinin zevzeklikleriyle dolu aileler yok diyeceksiniz, bilemezsiniz ki onun zevzekliği kimin ne işini gördü :)


sevgi ve selamla.



bottom of page